فضائل
علي رضى الله
تعالى عنه
4- Hz. Ali
(radiyallahu anh)'in Faziletleri
أخبرنا
إسماعيل بن
مسعود عن خالد
قال أنا شعبة
عن عمرو بن
مرة قال سمعت
أبا حمزة مولى
الأنصار قال
سمعت زيد بن
أرقم يقول أول
من صلى مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وقال في
موضع آخر أول
من أسلم علي
[-: 8081 :-] Zeyd b. Erkam der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraber ilk namaz kılan kişi, -
başka bir yerde ise ilk Müslüman olan kişi- Hz. Ali'dir.
8333, 8334,8335, 8336
da tekrar gelecek. - Tuhfe: 3664
Diğer tahric: Tirmizi
(3735); Ahmed, Müsned (19281).
أخبرنا بشر
بن هلال قال
أنا جعفر يعني
بن سليمان قال
أنا حرب بن
شداد عن قتادة
عن سعيد بن المسيب
عن سعد بن أبي
وقاص قال لما
غزا رسول الله
صلى الله عليه
وسلم غزوة
تبوك خلف عليا
بالمدينة
فقالوا فيه
مله وكره
صحبته فتبع
علي النبي صلى
الله عليه وسلم
حتى لحقه
بالطريق فقال
يا رسول الله
خلفتني بالمدينة
مع الذراري
والنساء حتى
قالوا مله وكره
صحبته فقال له
النبي صلى
الله عليه
وسلم يا علي
إنما خلفتك
على أهلي أما
ترضى أن تكون
مني بمنزلة
هارون من موسى
غير أنه لا
نبي بعدي
[-: 8082 :-] Sa'd b. Ebi Vakkas
bildiriyor: Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Tebuk gazvesine
çıktığı zaman Hz. Ali'yi Medine'de bırakınca, halk: "Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) ondan usandı ve onunla beraber olmak
istemiyor" demeye başladı. Hz. Ali, Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'in peşinden gidip yolda ona yetişerek:
"Ey Allah'ın
Resulü! Medine'de beni çocuklarla ve kadınlarla bıraktın. Halk: «Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) ondan usandı ve onunla beraber olmak istemiyor
diyorlar» deyince Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ey Ali! Ben seni,
aileme vekil bıraktım. Senin, benim yanımdaki konumunun Musa'ya karşı Harun'un
konumunda olmasını istemez misin? Şu kadar var ki benden sonra peygamber
gelmeyecektir" buyurdu.
8083, 8084, 8085,
8086, 8375, 8376, 8377, 8378, 88379, 8380, 8381, 8382, 8383, 8384, 8386, 8387,
8388, 8389, 8390, 4391, 4391, 8729 da tekrar gelecek.
Tuhfe: 3858
Diğer tahric: Buhari (3706,
4416); Müslim 2404 (30, 31, 32); İbn Mace (115); Tirmizi (3731); Ahmed, Müsned
(1490); İbn Hibban (6927).
أخبرنا
القاسم بن
زكريا بن
دينار قال أنا
أبو نعيم قال
ثنا عبد
السلام عن
يحيى بن سعيد
عن سعيد بن
المسيب عن سعد
بن أبي وقاص
أن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال لعلي
أنت مني
بمنزلة هارون
من موسى
[-: 8083 :-] Sa'd b. Ebi Vakkas'ın
naklettiğine göre Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Senin,
benim yanımdaki konumun, Harun'un Musa'nın yanındaki konumu gibidir"
buyurmuştur.
Tuhfe: 3858
أخبرنا علي
بن مسلم قال
ثنا يوسف بن
يعقوب الماجشون
أبو سلمة قال
أخبرني محمد
بن المنكدر عن
سعيد بن السيب
قال سألت سعد
بن أبي وقاص
فهل سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لعلي أنت مني
بمنزلة هارون
من موسى إلا
أنه ليس معي
أو بعدي نبي
قال نعم سمعته
قلت أنت سمعته
فأدخل أصبعيه
في أذنيه قال
نعم وإلا
فاستكتا
[-: 8084 :-] Said b. el-Müseyyeb der
ki: SaId b. Ebi Vakkas'a: "Sen, Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'in: «Senin, benim yanımdaki konumun, Harun'w) Musa'nın yanındaki konumu
gibidir. Ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir» buyurduğunu duydun
mu?" diye sordum. Bana: "Evet" karşılığını verince, ben:
"Sen mi duydun?" diye sordum. SaId parmaklarını kulaklarına sokarak:
"Evet. Eğer duymadıysam sağır olayım" dedi.
Tuhfe: 3858
أخبرنا محمد
بن المثنى
ومحمد بن بشار
قالا أنا محمد
قال أنا شعبة
عن الحكم عن
مصعب بن سعد عن
سعد قال خلف
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم علي بن
أبي طالب في
غزوة تبوك
فقال يا رسول
الله تخلفني
في النساء
والصبيان
فقال أما ترضى
أن تكون مني
بمنزلة هارون
من موسى غير
أنه لا نبي
بعدي
[-: 8085 :-] Sa'd der ki: Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) Tebuk gazvesinde yerine Hz. Ali'yi Medine'de
bırakınca: "Ey Allah'ın Resulü! Beni kadınlar ve çocuklarla mı
bırakıyorsun!?" dedi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Senin, benim yanımdaki konumunun Musa'ya karşı Harun'un konumunda
olmasını istemez misin? Şu kadar var ki benden sonra peygamber
gelmeyecektir" buyurdu.
Tuhfe: 3931
8082'de tahrici
geçmişti.
أخبرنا محمد
بن بشار قال
أنا محمد قال
أنا شعبة عن
سعد بن
إبراهيم قال
سمعت إبراهيم
بن سعد يحدث
عن أبيه عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال لعلي
أما ترضى أن
تكون مني
بمنزلة هارون من
موسى
[-: 8086 :-] ibrahim b. Sa'd,
babasından, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Hz. Ali'ye:
"Senin, benim yanımdaki konumunun Musa'ya karşı Harun'un konumunda
olmasını istemez misin?" buyurduğunu nakletmiştir.
Tuhfe: 3840
8082'de tahrici
geçmişti.
أخبرنا عمرو
بن علي قال
أنا يحيى بن
سعيد قال أنا
موسى الجهني
قال دخلت على
فاطمة بنت علي
فقال لها
رفيقي عندك
شيء عن والدك
مثبت قال
حدثتني أسماء
بنت عميس أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال
لعلي أنت مني
بمنزلة هارون
من موسى إلا
أنه لا نبي
بعدي
[-: 8087 :-] Esma binti Umeys,
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Hz. Ali'ye: "Senin, benim
yanımdaki konumun, Harun'un Musa'nın yanındaki konumu gibidir. Ancak benden
sonra peygamber gelmeyecektir" buyurduğunu nakletmiştir.
8393, 8394, 88395'te
tekrar gelecek. - Tuhfe: 15763
Diğer tahric: İbn Ebi
Şeybe 12/60); Ahmed, Fadailu's-Sahabe: "1020); İbn Ebi Asım (1346); Ahmed,
Müsned (27081).
أخبرنا محمد
بن العلاء قال
أنا أبو
معاوية قال
أنا الأعمش عن
سعيد عن بن
بريدة عن أبيه
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
كنت وليه فعلي
وليه
[-: 8088 :-] İbn-i Bureyde'nin,
babasından naklettiğine göre Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ben kimin velisiysem (dostuysam), Ali de onun velisidir"
buyurmuştur.
Tuhfe: 1978
Diğer tahric: İbn Ebi
Şeybe (12/57, 58); Bezzar (2533, 2634); Hakim, Zevfıid (2/1229, 130; 3/110)
أخبرنا أبو
داود سليمان
بن سيف قال
ثنا أبو نعيم
قال أنا عبد
الملك بن أبي
غنية قال ثنا
الحكم عن سعيد
بن جبير عن بن
عباس عن بريدة
قال خرجت مع
علي إلى اليمن
فرأيت منه
جفوة فقدمت
على النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكرت
عليا فتنقصته
فجعل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يتغير
وجهه قال يا
بريدة ألست
أولى
بالمؤمنين من
أنفسهم قلت
بلى يا رسول
الله قال من
كنت مولاه
فعلي مولاه
[-: 8089 :-] Bureyde anlatıyor: Hz.
Ali ile Yemen'e gittiğimde ondan kötü muamele gördüm. Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem)'e gelip bunu söyleyerek onu ayıplayınca Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in yüzünün rengi değişmeye başladı ve:
"Ey Bureyde! Ben
Müslümanlar için kendilerinden bile daha yakın ve sevgili değil miyim?"
diye sordu. Ben: "Evet" cevabını verince, Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem): "Ben kimin velisiysem, Ali de onun velisidir (dostudur)"
buyurdu.
Tuhfe: 2010
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال أنا جعفر
وهو بن سليمان
عن يزيد الرشك
عن مطرف بن
عبد الله عن
عمران بن حصين
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إن عليا
مني وأنا منه
وهو ولي كل
مؤمن من بعدي
[-: 8090 :-] İmran b. Husayn,
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Ali bendendir, ben de
Ali'denim. O, benden sonra her müminin velisidir" buyurduğunu
nakletmiştir.
Tuhfe: 10861
Diğer tahric: Tirmizi (3712);
Ahmed, Müsned (1998); İbn Hibban (6929).
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
أنا يحيى بن
آدم قال أنا
إسرائيل عن
أبي إسحاق قال
حدثني حبشي بن
جنادة
السلولي قال
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم علي مني
وأنا منه ولا
يؤدي عني إلا
أنا أو علي
[-: 8091 :-] Habeşi b. Cunade
es-SeIuli, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in :
"Ali
bendendir, ben de Ali'denim. Benim yapmam gereken şeyleri ancak ben ya da Ali
yerine getiririz" buyurduğunu nakletmiştir.
8400, 8405'te tekrar
gelecek. - Tuhfe: 3290
Diğer tahric: İbn Mace
(119); Tirmizi (3719); Ahmed, Müsned (17505).
أخبرنا محمد
بن المثنى قال
ثنا يحيى بن
حماد قال ثنا
أبو عوانة عن
سليمان قال
ثنا حبيب بن أبي
ثابت عن أبي
الطفيل عن زيد
بن أرقم قال
لما رجع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
حجة الوداع
ونزل غدير خم
أمر بدوحات
فقممن ثم قال
كأني قد دعيت
فأجبت إني قد
تركت فيكم
الثقلين
أحدهما أكبر
من الآخر كتاب
الله وعترتي
أهل بيتي
فانظروا كيف
تخلفوني
فيهما فإنهما
لن يتفرقا حتى
يردا علي الحوض
ثم قال إن
الله مولاي
وأنا ولي كل
مؤمن ثم أخذ
بيد علي فقال
من كنت وليه
فهذا وليه اللهم
وال من والاه
وعاد من عاداه
فقلت لزيد سمعته
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال ما
كان في
الدوحات رجل
إلا رآه بعينه
وسمع بأذنه
[-: 8092 :-] Zeyd b. Erkam anlatıyor:
Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Veda haccından dönüp Gadir Hum'da
konaklayınca ağaçların altının temizlenmesini emretti, ağaçların altı
temizlendikten sonra: "Size, biri diğerinden daha büyük olan iki ağırlık
bırakıyorum. Allah'ın Kitabı ve Ehl-i beyt'im. Benden sonra bunlara nasıl
davranacağınıza dikkat ediniz. Bu ikisi, Havz'a yanıma varıncaya kadar
birbirlerinden ayrılmazlar" buyurdu. Sonra: "Allah, benim mevlamdır.
Ben de her müminin velisiyim" buyurup Hz. Ali'nin elini tutarak:
"Ben
kimin velisiysem, Ali de onun velisidir. Allahım! Onunla dost olanla dost ol,
onunla düşman olanla da düşman ol" dedi.
Ebu't-Tufeyl der ki:
Zeyd'e: "Bunu Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'den duydun mu?" diye
sorduğumda: "O ağaçlıkta olan herkes gözüyle görüp kulağıyla duydu"
cevabını verdi.
8410, 8324'te tekrar
gelecek. - Tuhfe: 3667
Diğer tahric: Tirmizi
(3713); Ahmed, Müsned (952).
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال أنا يعقوب
عن أبي حازم
قال أخبرنا
سهل بن سعد أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال يوم
خيبر لأعطين
هذه الراية غدا
رجلا يفتح
الله على يديه
يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
فلما أصبح
الناس غدوا
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كلهم
يرجو أن
يعطاها قال
أين علي بن
أبي طالب
فقالوا هو يا
رسول الله
يشتكي عينيه
قال فأرسلوا
إليه فأتي به
فبصق في عينيه
ودعا له فبرأ
حتى كأن لم
يكن به وجع
فأعطاه
الراية فقال علي
يا رسول الله
أقاتلهم حتى
يكونوا مثلنا
قال انفذ على
رسلك حتى تنزل
بساحتهم ثم ادعهم
إلى الإسلام
فوالله لأن
يهدي الله بك
رجلا خير لك
من أن يكون لك
حمر النعم
[-: 8093 :-] Sehl b. Sa'd naklediyor:
Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber günü: "Yarın sancağı
öyle bir adama vereceğim ki, Allah onun elinde fethi müyesser kılacak. 0,
Allah'ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu sever" buyurdu. Sabah
olunca halk sancak kendilerine verilir ümidiyle Resulullah (sallallahu aleyhi
ve sellem)'in yanına gitti. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ali b. Ebi Talib
nerede?" diye sorunca, halk: "Ey Allah'ın Resulü! Ali gözlerinden
rahatsız" dedi. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Onu
çağırın" dedi ve Hz. Ali getirilince, Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) gözlerine tükrüğünden sürdü ve ona dua etti. Bunun üzerine sanki daha
önce gözlerinden hiç rahatsızlanmamış gibi iyileşti. Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) sancağı ona verince, Hz. Ali:
"Ey Allah'ın
Resulü! Onlarla, bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar mı savaşacağım?"
diye sordu. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Yavaşça git ve
onların sahasına vardıktan sonra kendilerini İslam'a davet et. ValIahi, senin
sayende Allah'ın bir adama hidayet vermesi, senin için kırmızı develerin senin
olmasından daha hayırlıdır" buyurdu.
8348, 8533'ta tekrar
gelecek. - Tuhfe: 4777
Diğer tahric: Buhari
(2942, 3009, 3701, 4210); Müslim (2406); Ebu Davud (3661); Ahmed, Müsned
(22821); İbn Hibban (6933).
أخبرنا
العباس بن عبد
العظيم قال
ثنا عمر بن عبد
الوهاب قال
أنا معتمر بن
سليمان عن
أبيه عن منصور
عن ربعي عن
عمران بن حصين
أن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال لأعطين
الراية رجلا
يحب الله
ورسوله أو قال
يحبه الله
ورسوله فدعا
عليا وهو أرمد
ففتح الله على
يعني يديه
[-: 8094 :-] İmran b. Husayn der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : "Sancağı; Allah'ı ve Resulünü
seven -veya- Allah'ın ve Resulünün kendisini sevdiği bir adama vereceğim"
buyurdu. O zaman, Hz. Ali gözlerinden rahatsızdı. Nihayet Allah, Hayber'in
fethini onun eliyle nasib etti.
8353'te tekrar
gelecek. - Tuhfe: 10820
Diğer tahric: Taberani
M. el-Kebir (18/237,238).
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
ثنا يعلى بن
عبيد قال ثنا
يزيد بن كيسان
عن أبي حازم
عن أبي هريرة
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لأدفعن
الراية اليوم
إلى رجل يحب
الله ورسوله
ويحبه الله
ورسوله فتطاول
القوم فقال
أين علي قالوا
يشتكي عينيه
فدعا به فبزق
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم في كفيه
ثم مسح بهما
عيني علي ودفع
إليه الراية
ففتح الله
عليه يومئذ
[-: 8095 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Bugün sancaği., Allah'ı
ve Resulünü seven; Allah'ın ve Resulünün de kendisini sevdiği bir adama
vereceğim" buyurunca, halk (sancak kendilerine verilir ümidiyle) ileriye
çıktılar. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ali nerede?"
diye sorunca, "Gözlerinden rahatsız" cevabını verdiler. Allah'ın
Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'yi çağırtıp ellerine tükürdükten sonra
Hz. Ali'nin gözlerini sıvazladı ve sancağı ona verdi. Allah o gün fethi Hz.
Ali'nin vasıtasıyla müyesser klldı.
Tuhfe: 13460
8349'da tekrar
gelecek. Tahrici için 8350'ye bakınız.
قرأت على
محمد بن
سليمان عن بن
عيينة عن عمرو
بن دينار عن
أبي جعفر محمد
بن علي عن
إبراهيم بن
سعد بن أبي
وقاص عن أبيه
ولم يقل مرة
عن أبيه قال
كنا عند النبي
صلى الله عليه
وسلم وعنده
قوم جلوس فدخل
علي فلما دخل
خرجوا فلما
خرجوا تلاوموا
فقالوا والله
ما أخرجنا
وأدخله فرجعوا
فدخلوا فقال
والله ما أنا
أدخلته
وأخرجتكم نبي
الله أدخله
وأخرجكم
[-: 8096 :-] ibrahım b. Sa'd b. Ebi
Vakkas, babasından -bir defasında da babasını zikretmeden- naklediyor:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanındaydık ve bir topluluk ta
yanında oturuyordu. Hz. Ali girince topluluk dışarıya çıktı. Birbirlerini
kınayıp: "Valiahi! Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizim
çıkmamızı ve onun girmesini söylemedi'' deyip tekrar girdiler. Allah'ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem): "ValIahi! Ben onu içeriye alıp sizi çıkarmadım, Allah
onu içeriye alıp sizi çıkardı" buyurdu.
Ebu'ş-Şeyh,
Tabakatu'l-Muhaddisin (165); Ebu Nu'aym, Ahbar Isbehan (2/177); Hatib, Tarih
(22821). 8370'te tekrar gelecek.
أخبرنا محمد
بن العلاء قال
ثنا أبو
معاوية عن
الأعمش عن عدي
بن ثابت عن زر
بن حبيش عن
علي قال والذي
فلق الحبة
وبرأ النسمة
إنه لعهد
النبي الأمي
إلي أن لا
يحبني إلا
مؤمن ولا
يبغضني إلا منافق
[-: 8097 :-] Hz. Ali der ki: "Tohumu
yarıp canlıyı yaratana yemin ederim ki; ümmi olan Peygamber, beni ancak mümin
olanın seveceğine, münafık olanın da buğzedeceğine teminat verdi."
8431, 8432, 8433'te
tekrar gelecek. - T uhfe: 10092
Diğer tahric: Müslim
(78); İbn Mace (114); Tirmizi (3736); Ahmed, Müsned (642); İbn Hibban (6924).
وفيما قرأ
علينا أحمد بن
منيع عن هشيم
عن أبي هشام
عن أبي مجلز
عن قيس بن
عباد قال سمعت
أبا ذر يقسم
قسما أن هذه
الآية نزلت في
الذين تبارزوا
يوم بدر حمزة
وعلي وعبيدة
بن الحارث
وعتبة وشيبة
ابنا ربيعة
والوليد بن
عتبة
[-: 8098 :-] Kays b. Ubade der ki:
Eba Zer yemin ederek: "Bunlar, Rableri hakkında mücadele eden iki
hasımdır" ayeti, Bedir günü düelloya çıkan Hamza, Ali, Ubeyde b. el-Haris,
Rabia'nın iki oğlu Utbe ile Şeybe ve Velid b. Utbe hakkında nazil olmuştur"
dedi.
8116, 8146, 8594,
8595, 11278'de tekrar gelecek. - Tuhfe: 11974
Diğer tahric: Buhari
(3966, 3968, 3969, 4743); Müslim (3033); İbn Mace (2835).